28 Mart 2010 Pazar

KIRIM'DA TÜRK SOYKIRIMI (DR.NECİP HABLEMİTOĞLU)

İşte II.Dünya Savaşı'nın sonunda, muzaffer(!) Sovyet orduları Kırım'a giriyor... 18 Mayıs 1944'te sadece aydınlar değil,en küçük ferdine kadar bütün Kırım Türkleri evlerinden toplanıyor;hayvan naklinde kullanılan vagonlara istiflenerek iki ay sürecek "zorunlu yolculuğa" çıkarılan Kırım Türkleri, Kruşçev'in ifadesiyle,"toplam nüfusunun %46'sını bu sürgün yolculuğu sırasında kaybediyor"... Köklerinden sökülen bir ağaç gibi,Kırım'dan binlerce kilometre uzaklıkta Urallardan Sibirya'nın buzlu tundralarına, Türkistan'ın çöllerine yokolmaya terkediliyor...
Kırım'daki Rus yöneticileri,parasıyla da olsa ev ya da arsa sattırmıyor;vatan dönüşü iskana ve çalışmaya getirilen kısıtlamalarla engellenmeye çalışılıyor... SVR yine tüm gücüyle provakasyonlar yapıyor... CIA, Kırım'da Türklük bilincinin yerleşmemesi doğrultusunda yönlendirmeye dayalı pasif politika izlerken; Birlik, Kırımlı aydınlar için tarihi bir sorumluluk. Tıpkı,"Antlı Kurban"Çelebi Cihan'ın dediği gibi:
"Kırım'ı kana boğabilirler. Fakat bütün bunlar, Kırımlıların istiklal imanlarını yıkmaya değil, kuvvetlendirmeye yarayacaktır. Tarihin er geç yazacağı şey; MÜSTAKİL VE MESUT KIRIM'dır"
Ama önce inanmak gerek...

ATEŞ GEÇİTLERİ (STEVEN PRESSFIELD)

Binlerce yıl önce, Heredot ve Plutarch yazdıkları tarihlerde Isparta toplumunu ölümsüzleştirdiler, fakat günümüzde bu antik kentten ve bu görkemli kültürün sosyal yapısından elimizde çok az veri var. Bu uygarlıktan kalan az sayıdaki antik izlerden biri de, Isparta kentinden binlerce mil ötedeki Termopilai adında küçük bir Yunan dağında bulunmaktadır. Isparta'nın en iyi savaşçılarından oluşan üçyüz kişilik ordusu, Pers İmparatorluğu'nun saldırılarına yürekli bir biçimde işte burada karşı koymuştu. Dağda bulunan basit bir dikili taş,onların gömüldüğü yeri göstermektedir.
Yazar Steven Pressfield bu taştan yola çıkmış ve Isparta söylencelerini akademik bilgilerle zenginleştirerek, kusursuz bir tarihi roman yazmış. Romanın anlatıcısı, bu destansı savaştan canlı kurtulmayı başarmış tek Isparta savaşçısı.

Moğol Kurdu (Homeric)

Temuçin'in kazandığı başarıların yankısı bozkırda dörtnala yayılıyor ve daha dün onu terk edenler bugün atlılarının ve okçularının arasına katılıyordu. Zeki ve sabırlı Temuçin'in içgüdüleri bir kurdunki gibidir. Yanında,her türlü güçlük karşısında dimdik ayakta kalmayı başaran dostu Borçu,tüm dünyanın tanıdığı ve önünde korkuyla diz çöktüğü Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han'ın yani Temuçin'in büyüklüğünün en yakın tanığı olacaktır. Temuçin'in Moğol boylarını kendi sancağı altında toplaması yirmi yılını aldı;daha sonra fetihlere çıktı ve tutulmaz atlılarıyla,Çin ve İran gibi imparatorluklara diz çöktürdü,kendi ordusundan on kat daha kalabalık orduları bozguna uğrattı ve alınmaz denilen kaleleri alarak,görkemli uygarlıklara son verdi. Borçu'nun anlattığı bu öykü bize,"Gog ve Magog topraklarından çıkan felaketin"yani bütün halkları tek bir kağanın egemenliği altında toplayarak anlaşmazlıklara son vermeyi başaran Cengiz Han'ın ruhu ve dehası konusunda fikir veriyor.
Aynı zamanda Kağan'ın kan kardeşi olan saf ve sadık Borçu,bu destandan bir de aşk romanı çıkarıyor.
Temuçin'in kadınlarını ve atlarını başkalarından,hatta en sadık dostundan nasıl kıskandığını yaşayarak öğrenecektir.